Kabul
etmek gerekir ki EVS için ülke ve proje seçimi gerçekten zor bir süreç. Kendi deneyimlerimi
ve karşılaştığım diğer gönüllülerin deneyimlerini paylaştığım bu yazıyı
okuduktan sonra umarım kafanızdaki soru işaretlerin bir kısmı aydınlanabilir.
Kısa sureli AGH/EVS düşünüyorsanız (muhtemelen
de yaz tatiline denk getirilmiş) 2-3 ay boyunca
zamanınızı keşfetmeye, arkadaş edinmeye ve gezmeye ayırabilirsiniz. Projenin
teması ve çalışma alanınız, kalacağınız ülke, kaldığınız şehrin büyük-küçük
olması vs. gibi konulara odaklanacak zaman pek fazla bulamasınız.
|
Benalmadena/Malaga |
Ancak
eğer uzun süreli EVS/AGH düşünüyorsanız ilk önce ne tür bir temada çalışmak
istediğinizi kesinleştirmenizi ÖNEMLE tavsiye ederim. Eğer fikriniz yoksa evsdatabase'deki proje
konularına bakarak ve projeleri inceleyerek size uygun olanın ne olacağı
konusunda fikir yürüterek başlayabilirsiniz. ‘Motivasyon Mektubu Nasıl Yazılır’
yazımda da belirttiğim üzere, daha önce
deneyiminizin olduğu alanlara yönelmeniz sizin için iyi olacaktır.
Örneğin
çocukları çok seviyorsanız ve daha önce çocuklarla çalışma deneyiminiz de varsa
ve bunu motivasyon mektubunuzda belirtirseniz; sizin için hem projeye
seçilmeniz için bir artı olacaktır, hem de sevdiğiniz bir temada çalışma imkanı
bulacaksınız. Ancak bu konuda hiçbir deneyiminiz yoksa ve kuzeninizin çocuğunu
uzaktan tatlı bularak ‘çocuk temasında çalışayım, çok sevimliler’ diye
düşünürseniz, bir şekilde projeye seçilirseniz dahi, gittiğiniz zaman projeden hoşlanmayabilirsiniz, çok yanlış bir konu-proje seçtiğinizi fark
edebilir ve aylarca size işkence gibi gelebilecek bir işte çalışmak zorunda
kalabilirsiniz. Kısa dönemli EVS/AGH için bu durum çok da zor olmayabilir ancak
sevmediğiniz bir konuda 1 yıl gibi uzun bir süre çalışmak çok zordur.
Şahsen
ben temalara göz attığımda yeteneklerime uygun 3 tane tema bulmuştum; çocuk,
iletişim, kültür - sanat. Uzun süreli EVS/AGH düşündüğüm için çocuk temasını es
geçtim çünkü çocuklarla ilgili kuzenimin kızı ve akrabaların çocukları ile kısa
süreli olarak zaman geçirmem haricinde bir gönüllülük deneyimim yoktu. Bu
nedenle iletişim ve kültür-sanat temalarına odaklandım, bu temalar aktif olarak
gönüllülük yaptığım ve deneyim sahibi olduğum konulardı ve seçilme şansımın
daha yüksek olacağını düşündüm ve birkaç kabul maili aldıktan sonra gördüm ki
haklıymışım J
İspanya
ya da Almanya istediğimden emindim (iki ülkeye
karşı da kişisel bir ilgim var) ancak ilk tercihim İspanya idi.
Hangi temaya başvuracağımı kesinleştirdikten sonra İspanya’da şehirleri araştırmaya
başladım; tabi ki herkes gibi aklıma ilk gelen yer Barcelona oldu ve
Barcelona’daki istediğim temada çalışan kuruluşları araştırmaya başladım. Taaaa
ki İspanyol arkadaşlarımla konuşuncaya kadar… Türkiye’de Couchsurfing’i aktif
olarak kullandığım için farklı ülkelerden birçok kişi ile tanışma fırsatım oldu
ve benim için oldukça yararlı bilgiler öğrendim. Bu siteye üye olmanızı öneririm, hatta EVS/AGH için seçilmişseniz !KESİNLİKLE! öneririm. İspanyol arkadaşlarıma bu programdan bahsettiğimde
ve Barcelona’ya gitmeyi planladığımı söylediğimde; ‘Barcelona çok pahalı bir
şehir, gönüllü aylığı ile zor geçinirsin ve para biriktiremediğin için de gezme
fırsatın çok olmaz, sen en iyisi Güney İspanya’ya git, hem güzel bir coğrafya, hem
de gönüllü aylığı ile para biriktirip gezme fırsatın olur’ dediler… Gayet
mantıklı geldi ve tercihlerimi güneye;
Andalucia´ya kaydırdım..
|
Alcazar/Sevilla |
EVS yaptığım kuruluşuma başvurmam gerçekten tesadüf oldu. Granada’da bir
kuruluşa motivasyon mektubumu yollamıştım ve ‘Üzgünüm ama şu anda gönüllü
alımı sürecinde değiliz, ancak Malaga’daki aynı temada çalışan dost kuruluşumuz
şu anda gönüllü arıyor ve bu linkten olara ulaşabilirsin’ şeklinde bir mail
aldım ve linkteki projeyi okuyunca da hayalimdeki proje olduğunu fark ederek
hemen başvurdum.
Barcelona
gibi çok büyük ve ünlü bir şehirde yaşamaktansa, para biriktirebileceğim ve
bolca seyahate çıkabileceğim bir şehirde yaşamayı tercih ettim. Bununla
birlikte projelere başvururken şehir merkezinde yaşamak istediğimden de emindim. Şehir merkezi demişken: bu önemli bir konu
arkadaşlar. Şahsen Antalya’da doğup büyümüş birisi olarak büyük şehre alışığım
ve evsdatabase’de ‘rural area’ olarak tanımlanan kırsal bölgelerde olan
projeleri hiç tercih etmedim, bunu gerçekten istemediğimden emindim. ‘EVS olsun
da neresi olursa olsun, 15 haneli köyü bile giderim’ diyen, ancak kırsal
bölgelerde hiç yaşamamış olan ve sonradan proje başlayınca psikolojisi bozulup
projeyi yarıda bırakıp geri dönen bir çok EVS gönüllüsü var!!! Hatta benden önce EVS yapan ve Malaga’nın
kırsal bölgesindeki projesini yarıda bırakıp geri dönen arkadaşımla
konuştuğumda, bana bu projeyi seçtiği için çok pişman olduğunu söylemişti: ‘Malaga güzel bir şehir ve sıkıldığım anda
köyden şehre gelebilirim ve gezebilirim diye düşündüm ve bu yüzden de ‘rural
area’ olmasını önemsemedim. Ancak uzak bir köyde yaşıyorum, köyde yerel halk İngilizce
bilmiyor, üstüne projede yalnız çalışıyorum ve evde yalnız kalıyorum, çevremde
hiç arkadaşım yok ve çok yalnızım, geri dönmek istiyorum’ demişti…
Kırsal
bölgelerdeki evs projelerini yazmayın demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın!!! Ne
istediğinizden emin olmanız gerektiğinden bahsediyorum. Kırsal bölgede büyümüş
birisi olabilirsiniz ve size örneğin Berlin ya da Barcenona gibi bir şehir
aşırı büyük, karışık ve kalabalık gelecektir. Gittiğiniz zaman zaten kültür
şoku yaşayacaksınız ve eğer projenizin olduğu şehir sizin önceki şehrinize hiç
benzemiyorsa, örneğin siz ömrünüzü Antalya/Kaş gibi küçük bir ilçede geçirip,
sonra da Almanya/Berlin’de projeye giderseniz kültür şoku daha da hissedilir
olacaktır. Daha önce görmediğiniz kadar
soğuk ve kalabalık bir yere uyum sağlamak ve orada uzun süre yaşamak çok da
kolay olmuyor...
Tabi bununla birlikte daha önce yaşadığınız yerlerden tamamen farklı bir yere giderek tamamen farklı ve güzel bir deneyim de elde edebilirsiniz. Malaga/İspanya'dan Yunanistan'ın küçük bir köyüne uzun dönemli çevre projesinde kuş gözlemi çalışması için giden ve çok güzel deneyimler elde ettiğini söyleyen bir İspanyol gönüllü ile karşılaşmıştım mesela.. Eğer doğa, yabani hayat ve sakinlik hoşunuza gidiyorsa 'rural area'lar tam size göre de olabilir. Bu konu tamamen sizinle ilgili; ne istediğinizi bilmeniz ve ona göre tercihte bulunmanız gerekli...
Ben
Antalya’ya benzer bir şehir olan Malaga’ya gittiğim için kültür şoku neredeyse yaşamadım diyebilirim. Malaga’nın bazı bölgeleri Antalya’nın bazı
bölgelerinin tıpatıp aynısı! Zaten Akdeniz iklimi ikisi de, hatta Malaga’nın
havası Antalya’ya göre çok daha yaşanılabilir bir hava (yazın 50 derece ve
nemle birlikte 60 derece hissedilen sıcaklıkta olmuyor mesela) Kültür olarak
İspanyollar gayet sıcak, yardımsever ve cana yakınlar. Tamamen ortak özellikler
diyemem ancak birçok benzer özellik mevcut ve bu da kültür şokunu azaltıcı bir
etmen. Örneğin Doğu Almanya’ya giden arkadaşım Almanların çok soğuk ve mesafeli
olduğunu ve çok fazla arkadaş edinemediğini söylemişti. Tabi eğer mesafeli
birisi iseniz Doğu Almanya tam size göre bir yer de olabilir. Eğer çok dakik,
mesafeli ve ciddi bir yapınız varsa Güney İspanya’nın ve Güney İtalya size değişik gelecektir J
|
Nerja/Malaga |
Dil
konusuna gelirsek… EVS süreci dil öğrenme bakımından oldukça verimli geçebilir
(tabi siz isterseniz). Ben tez yazdığım için gelmeden önce İspanyolca çalışma
imkanım hiç olmadı, sonra da çok pişman oldum çünkü maalesef İspanyollar
genelde İngilizce bilmiyorlar, havaalanındaki yetkililerden, tren
istasyonundaki görevlilere, turistlik
yerlerdeki garsonlara kadar durum bu şekilde. Bu yüzden ilk aylarda yerel halk
ile çok fazla iletişim kurumadım. Ancak örneğin EVS için Almanya’ya giden
arkadaşım bu konuda çok rahattı çünkü Almanya’daki birçok kişi İngilizce
konuşabiliyor (o da Almanların İngilizce konuşmak istemediğinden yakınıyordu).
Kuzey ülkelerinde İngilizce bilen kişi sayısı oldukça fazladır ancak
güneye doğru bu oran azalıyor, bu da sizin -gittiğiniz ülkenin dilini
bilmiyorsanız eğer- yerel halkla iletişiminizi oldukça zorlaştırıyor.
Projenize
başladığınız zaman gittiğiniz ülkenin dilinde haftada 5 saatlik dil eğitimi almanız gerekli. Ancak dikkat edin gittiğiniz bölge otonom ise size sağlayacakları
kurs kendi dillerinde olabilir (örneğin İspanya’nın Barcelona şehrinde Katalan
dilinin konuşulması sebebi ile size İspanyolca değil, Katalanca dersi
sunabilirler) Dil desteğinin siz oraya gittiğiniz dönemde başlaması gerekir.
Bununla birlikte size verilen dil desteği resmi bir dil kursu niteliğinde olmak
zorunda değildir, zaten o yüzden de adı dil desteği, ‘dil dersi’ ya da ‘dil
kursu’ değil. Ev sahibi kuruluşta çalışan kişiler tarafından kişisel olarak
çalıştırılan EVS gönüllüleri tanıdığım gibi, dil kursuna giden gönüllüler de
tanıyorum; bu durum tamamen kuruluşunuza ve projenize bağlı olarak değişiyor.
Proje
seçimindeki diğer önemli bir konu ise projede sizin gibi kaç gönüllünün
çalıştığı… Düşünün ki dilini hiç bilmediğini bir ülkedesiniz, küçük bir şehirde
yaşıyorsunuz, çok az kişi yabancı dil biliyor ve projede yalnızsınız, evde de
tek başınıza kalıyorsunuz… Eğer sosyal biriyseniz hayat oldukça zorlaşır ve tüm
motivasyonunuzu kaybedebilirsiniz. Bununla birlikte sizin gibi projede birkaç
arkadaşınız olursa, ya da aynı evde yaşadığınız gönüllüler olursa ve iyi de
anlaşırsanız gayet güzel bir EVS süreci geçirebilirsiniz. İspanya’da eğitimde
tanıştığım bir gönüllü bana yaşadığı şehirde çok fazla arkadaşı olmadığını,
bununla birlikte projedeki diğer gönüllüler ile çok iyi anlaştığını ve sürekli
birlikte zaman geçirdiklerini anlatmıştı. Aynı eğitimde tanıştığım başka bir
gönüllü ise projesinden hiç memnun değildi ve hatta projedeki aksaklıklar
nedeniyle projeyi bırakmayı düşünüp, ev sahibi kuruluşu ile uzlaşıya vardıktan sonra
vazgeçmişti. Yaşadığı yerin küçük bir yer olduğunu, projede tek olarak
çalıştığını, evini 65 yaşında yaşlı bir adamla paylaştığını ve bir şeyler
paylaşabilecek bir arkadaşının bile olmadığını, tüm bunların ise projedeki
aksaklıklar ile birleşince hayatı çekilmez hale getirdiğini söylemişti.
Kalacağınız
ev ise tamamen şans konusu. Almanya’da EVS yapmış eski bir gönüllü bana
projenin ilk aylarında ofiste kaldığını söylemişti!!! Ev kiraları Berlin’te çok
pahalı olduğu için sabah ofis olarak kullandıkları apartmanı akşam ev olarak
kullanmak zorunda kalmış bir süre… Yunanistan’da çevre konulu bir projede kuş
gözleminde çalışan bir eski gönüllü anlatmıştı; 2 katlı bir evde 14 kişi
(kız-erkek karışık) kalıyorlarmış ve 1 tane tuvalet/banyo varmış :/ Barcelona’daki gönüllünün ise ev sahibi organizasyonu, ev kiralarının pahalılığından dolayı bir ailenin odasını
kiralamış, kız odasının çok küçük olduğunu, hatta penceresinin bile olmadığını,
eve misafir getirmesinin de yasak olduğunu söylemişti… İngiltere’deki bir
arkadaşım da bir ailenin yanında kalıyor. Danimarka’dan çocuk projesi için seçilen
2 gönüllüye ise çocuk yurdunda gönüllü olarak çalışacakları ve yurtta diğer
çocuklarla birlikte kalacakları ve yurtta diğer çocuklarla birlikte yemekhanede
yemek yiyecekleri söylenmişti.
Bu
örnekleri beklentilerinizi çok yüksek tutmamanız için anlatıyorum, ‘3 EVS gönüllüsü
şehir merkezinde güzel bir evde kalacağız, her şey çok güzel olacak’
düşünceleri ile gitmeseniz, hayal kırıklığına uğramamış olursunuz..
|
Mutfak pencerem: Gibralfaro Kalesi/ Malaga |
Ev
konusunda iyi örnekler de verebilirim. Ben bu konuda oldukça şanslıydım,
projedeki arkadaşımla aynı evi paylaştık; evim şehir merkezindeydi, gayet
modern ve güzel bir manzarası vardı. Tek başına kaldığım odamda iki yatak olduğu için bir çok misafir ağırlama şansım bile oldu.(Malaga
tatil merkezi olunca gelen giden çok oluyor..) Cordoba/İspanya'da gönüllü bir arkadaşım da koşullardan gayet memnundu. Projesinde çalıştığı gönüllü ile aynı evde
kalıyordu, ev gayet genişti ve 2 kişi yaşıyorlardı. Bürger/Almanya'daki arkadaşım da projesindeki diğer gönüllü ile aynı evi paylaşıyordu; ev oldukça geniş ve güzeldi..
Size birçok farklı seçenek sunabilirler, genel
olarak bu seçenekler kurulusun evsdatabase sayfasında belirtilir, eğer
belirtilmemişse aktivite anlaşmasında belirtilir. Örneğin EVS duyurularını hazırladığım
haftalık bültendeki bir ilanda, Finlandiya´da bulunan kurulusun sayfasında
kabul edecekleri gönüllünün kültür ve dil konusunda Finlandiya’ya daha iyi uyum
sağlayabilmesi için Finlandiyalı bir ailenin yanında kalacağı ve bunu göz önünde
bulundurarak projeye başvurulması gerektiği yazıyordu…
Projede
kaç saat çalışılacağı da ayrı bir şans konusu. Genel olarak evdatabase’de proje
tanımında yazar bu bilgiler ancak benim gördüğüm kadarıyla projeden projeye
farklar var..Örneğin Cordoba’da yaşayan arkadaşım günde 3-4 saat çalışıyor.
Ukrayna’da gönüllülük yapan İspanyol bir arkadaşım görevinin günde 3-4 saat
çocuklarla top oynamak olduğunu ve futbolu çok sevdiği için de kendisini hiç çalışmıyormuş
gibi hissettiğini söylemişti. Şahsen ben de 5 saat çalışıyorum ve çalıştığım
konular hobilerim arasında olduğu için ben de kendimi her gün düzenli olarak
hobilerimi yapıyor gibi hissediyorum J İspanya’da
eğitimde karşılaştığım başka bir gönüllü ise projesinde 1 günde 5 saat
içerisinde bitirmesi gereken işleri 2 saat içerisinde rahatlıkla
bitirebildiğini ve 3 saat bilgisayar başında zaman geçirdiğini söylemişti…Bunun
yanında gene İspanya’da normalde en fazla haftada 30 saat çalışması gerekirken işlerin
yoğunluğu nedeniyle haftada 35 saate kadar çalışan ve bu durumdan oldukça
rahatsız olan bir gönüllü ile de tanışmıştım. Almanya’daki arkadaşım ise tüm
işlerin belli olduğunu, haftalık
programa dakikası dakikasına uyduklarını ve haftada tam olarak 30 saat
çalıştıklarını söylemişti.
Elinize geçen paranın toplamı da projeden
projeye değişmekte. Genel olarak kuruluşlar sizin yemek
derdinizle ilgilenmek istemedikleri için cep harçlığınıza yemek parasını
eklerler. Yani aybaşında cep harçlığı ve yemek paranız elinize toplu olarak
gelir. Ancak bu aylık para şehirden şehre ve projeden projeye fark
gösterebiliyor. Örneğin İspanya’da aylık toplam (cep harçlığı + yemek) 245 Euro alan gönüllü de, 310
Euro alan gönüllü de var. Hatta aylık cep harçlığı ve yemek parası olarak
toplam 300Euro alan, ayrıca da projede çalıştığı hastaneden günde 2 öğün yemek
yiyen gönüllü de var…Kısmet işte J
|
Christophe Colomb'un Mezarı/ Sevilla |
Sizin
konaklama ve yol masraflarınız
ne kadar fazla ise elinize geçe miktar o kadar az olacaktır. Yemek ve cep
harçlığı olarak 310 Euro alan gönüllünün yaşadığı şehirde ev kiraları da ucuz
olduğu için ev sahibi organizasyon konaklamaya fazla para harcamıyor ve gönüllüye
daha fazla para kalıyor. Ancak Barcelona’da yaşayan arkadaşım 245 Euro alıyor
çünkü ev sahibi organizasyon konaklamaya daha fazla ödüyor, haliyle gönüllüye de
daha az miktar vermek zorunda kalıyor.
Elinize
geçen aylıklar projeden proje ve ülkeden ülkeye değiştiği için haliyle
biriktirip gezmeye ayıracağınız miktar da değişiyor. Almanya’daki arkadaşım
ayda 200 Euro biriktirme şansının olduğunu ve bu parayla da rahatça gezdiğini
söylemişti. Makedonya’da gönüllülük yapan arkadaşlarım ayda 80-100 Euro kadar
biriktirme imkanlarının olduğunu söylemişti. İngiltere’deki arkadaşım ise
aldığı para ile kısıtlı yaşadığını ve çok para biriktiremediğini söylemişti.
Romanya’daki arkadaşım ise aldığı paranın Romanya’daki askeri ücretten daha
fazla olduğunu, üstüne ev kirası ve yol parası vermediği halde paranın
yetmediğini ve ay sonunu zor getirdiğini söylemişti. Bu arada İspanya’da
Barcelona ve Madrid haricindeki bölgelerde kesinlikle böyle bir durum söz
konusu değil, aldığınız para (eğer sigara kullanmıyorsanız, zira genelde sigara
çok pahalı; alkol de sudan daha ucuzdur) yaşamanıza ve gezmenize yetecek şekilde.
Tabi her hafta sonu Paris’e gidemezsiniz ancak en azından istediğiniz ülkeleri
gezme şansınız olur J Size bu konudaki
tavsiyem daha önce kuruluşunuzda gönüllülük yapmış birilerini bularak doğrudan
iletişim kurmanız ve doğrudan öğrenmeniz. Ülkeden ülkeye ve projeden projeye
farklar olduğunu düşünürsek genel olarak değerlendirmek oldukça zor…
Eğer ev sahibi organizasyonunuz
yemeğinizi sağlayacaksa, elinize sadece aylık cep harçlığı da geçebilir, örneğin
yukarıda belirttiğim Danimarka’daki çocuk yurdunda proje yapacak gönüllüler
sadece cep harçlığını nakit olarak alacaklar ve yemeklerini kurumda yiyecekler.
EVS’nin
en önemli artılarından biri olan gezme konusuna gelirsek; daha çok ülke gezmek amacınız
varsa Schengen Bölgesi içerisinde projelerle ilgilenebilirsiniz. İngiltere
Schengen’e dahil olmadığı için İngiltere’deki arkadaşlar Schengen bölgeleri
için vize almak durumundalar ve bu nedenle gezemediklerinden yakınıyorlar. Yine
Makedonya’daki arkadaşlar da Schengen vizesine dahil olmamaktan şikayetçiler.
Ülke seçiminden önce Schengen ülkelerine göz atarsanız sonrasında sürprizle
karşılamazsınız.
Bununla birlikte uzun dönem EVS yapacaksanız, en basta da belirttiğim gibi ülkeden çok proje konusuna göre seçim yapmanızı öneririm. Eğer
proje istediğiniz gibi ise, gezme konusu çok da önemli olmayacaktır. İstediğiniz
bir konuda, size artı katacak ve sizi geliştirecek bir projede çalışmak, sizi
ülke gezmekten çok daha mutlu edecektir. AGH -EVS yapan birisi olarak önerilerim bu şekilde...